Evrim Altuğ – Öyle görünüyor ki bu yayın, 50 yıldır sanatın hafızasını tutmanın yanında, Türkiye’nin geçirdiği kültürel, sosyal ve siyasal dönüşümleri halka özgürce yansıtan ‘popüler’ bir ayna olma vazifesini hiçbir zaman unutmadı. En klişe ifadesiyle, ‘elinizdeki bu dergi’, Türkiye ve dünyada görünen görünmeyen pek çok değişime dair akisleri, halka olanca ifade ve yaratıcılık özgürlüğüyle mümkün mertebe ilk elden, kaynağından, nasyonal değil ama enternasyonal bir tavır içinde eriştirme kaygısını içinde barındırdı ve verdiği demokrasi kültürü mücadelesinin, aslında en bariz sanat eseri olduğu hissiyatını okurlarına sürekli eriştirdi. Buna engel olanı kayırmadan eleştirdi. Bu dergi, en başta okurları ve yazı işleri arasındaki kesintisiz ilişki gelmek üzere, usta-çırak ve yerel-sınır ötesi ilişkisine hürmeten yayımlanan, bugün gökte hayranlıkla izlediklerimizi dün teker teker yerden göğe hak vererek sayfalarına anbean taşıyan, ısrarlı bir aktarıcı oldu. Dergi, tabularla, kutuplaşmalarla her daim ilgilendi ve bunları bilgiden, tarihten, kültür mirasından aldığı delillerle dümdüz etmeyi hedefledi. Türkiye’nin en köklü sanat ve kültür dergisi, bambaşka çehrelerde sanatın hafızını tutacak. İyi ki doğdun Milliyet Sanat.